Haziran 27, 2017
üm bunların nihayetinde, her şeye uzaktan bakınca Müslümanlardan neden bu kadar çok korktuklarını, neden Müslümanların arasına fitne sokup ayırmak istediklerini, birlik olmamamız için böyle büyük çabalar sarf ettiklerini anlıyorum.

Bunu anlamak için Kâbe’deki o insan selinin arasında karışmak, bu kalabalığın Allah ve Resulü için yapamayacağı hiçbir şey olmayacağının farkına varmak ve o mekânda beyazı, siyahı, köylüsü, kentlisi, bin bir ırktan bunca insanın birbirine olan hoşgörü ve sevgisini görmek yetiyor.


Eğer bizi bölmek ve parçalamak için bunca çaba sarf etmeseler Müslümanların önünde hiçbir şey duramaz.


Bu düşünceler içinde onca günün nasıl geçtiğini anlamadan, hangi günde olduğumuzun farkına bile varmadan, bu süre zarfında dünyada bizim haricinde olup bitenden haberdar olmadan sudan çıkacak balıklar olarak vedalaşma vaktimiz geliyor.


Otobüste veda içerikli ilahiler okunuyor ama gerçekten ayrıldığımızın henüz farkında değilim. Sanki yine otobüsle şehir içindeki ziyaretgâhlara gidiyoruz, geri dönecekmişiz gibi hissediyorum. Havaalanına geliyoruz, uçaktan iniyoruz, gece eve dönüp uyuyoruz ama ben hala gerçeği anlayamıyor ya da anlamak istemiyorum. 


Sabah olup da valizleri boşaltırken dank!


Kendime geliyorum. Gerçek dünyaya gelmişiz. Ayaklarımız yere basmış. Her şey, her yaptığımız saçma geliyor. 



Valizimin başında yere çömelip sesli sesli ağlıyorum;

 Anne biz neden geldik, neden döndük, diyorum.

Sorduğum sorunun saçmalığının farkındayım, elbette orada kalacak değildik ama neden döndüğümüzü, burada ne işimiz olduğunu kabullenemiyorum. Sanki ben orada doğmuş, büyümüşüm de buralar yabancıymış, vatanımdan ayrılmışım gibi büyük bir acı hissediyorum. Uzun bir süre (bir hafta) ara ara neden geldik diye ağlayıp duruyorum.


Etrafıma bakınıyorum, yaşamak için kayda değer bir amaç bulamıyorum. Tüm amaçlarımı arkada bırakıp gelmişim gibi. Yaşama amacımı bulup kaybetmişim gibi… 


O güzel mekândan sonra gerçek hayata adapte olmam, o rüyadan çıkmam epey zor oluyor. Sonrasında acın günden güne azalıyor ve bu acının azalması insanı daha da acıtıyor. Sevdiğin biri ölmüş, ama artık onu daha az özlüyormuşsun, daha az aklına geliyormuş gibi bir suçluluk duygusu hissediyorsun.


Şimdilerde; ben gerçekten oralara gittim mi, o manevi hazzı yaşadım mı, yaşadıklarım gerçek miydi demeye bile başladım.


Ve biliyorum ki zamanla daha az hatırlar, daha az özler olacağım. Normal hayata dönüp gerçek hayat karmaşasına dalacağım. 


İşte böyle olacağını bilmek bile şu an gözlerimin dolmasına yetiyor.




1.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.

2.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
3.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
4.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
5.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
6.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
7.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
8.Kısmı şuradan okuyabilirsiniz.
Bunlar da ilginizi çekebilir:

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.